Canalblog
Suivre ce blog Administration + Créer mon blog

Elma Kurusu

16 août 2012

Mavi Tren Seferleri Ne Zaman

Mavi tren seferleri 2012 2013 , Mavi tren seferleri ne zaman başlayacak Yenilenen İzmir-Konya demiryolu hattında yeni tren setiyle sefere başlayan Konya Mavi Treni ilk seferine çıktı.

Yenilenen İzmir-Konya demiryolu hattında yeni tren setiyle sefere başlayan Konya Mavi Treni'ni, ilk seferine, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay uğurladı.
Bakan Yıldırım, Alsancak Garı'nda düzenlenen uğurlama törenindeki konuşmasında, iki kent arasında karşılıklı olarak her gün saat 20.00'de hareket edecek trenin, iki kenti bir adım daha yaklaştıracağını ifade etti.
Son 9 yılda demiryollarına 25 milyar lira yatırım yaptıklarını, daha yolun başında olduklarını, devam eden yatırımların tutarının da 30 milyar lira olduğunu bildiren Yıldırım, 22 kilometrelik Kartal-Kadıköy metrosunun da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla yarın açılacağını hatırlattı.

Yıldırım, yoğun ilgi nedeniyle sıkışıklık yaşanan Aliağa-Cumaovası hızlı tren hattı için sipariş verilen tren setlerinin üretiminin devam ettiğini, 40 tren seti yapılana kadar bu hatta geçici tren setlerinin sevk edilmesi yönünde talimat verdiğini dile getirerek, ''Talimatları verdim. İmalatı devam eden setler gelinceye kadar daha ne kadar araç verebiliriz, bunun çalışmasını yapıyorlar. Eminim ki kısa süre içinde buraya yeni bazı setleri getirmek suretiyle buradaki sıkışıklığı, ihtiyacı da gidermiş olacağız. Bu konuda da Belediye Başkanımızla Demiryollarımız, gayet titiz bir çalışma yürütüyorlar'' dedi.

Konuşmalar sonrasında Bakan Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile trene, hareket işaretini verdi.

Publicité
Publicité
16 août 2012

Hakkaride Yine Çatışma Sesleri

Hakkari'de Depin Polis Kontrol Noktasına ateş açıldı. Daha sonra güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışma çıktı.

Hakkari-Van karayolu üzerinde bulunan Depin Kontrol Polis Noktasına, bir grup terörist tarafından ateş açıldı. Güvenlik güçlerinin hemen karşılık vermesiyle çatışma çıktı. Çatışma nedeniyle Hakkari-Van ve Hakkari Çukurca karayolu ulaşıma kapatıldı.

Bölgeye takviye ekipler sevk edildi.

Türkiye Cumhuriyeti rejiminin iki büyük fobisi olageldi.
Birisi irtica diğeri bölücülük. 
Ağzınızdan dine dair olumlu bir söz çıktığında anında mürteci oluveriyordunuz, Türk olmayanların hele de Kürtlerin haklarından bahsettiğinizde ise bölücü. 
İrtica korkusu en azından şu sıralar dinmiş gözüküyor ama bölücülük fobisi dur durak bilmiyor. 
Daha önce söylemiştim, tekrar söyleyeyim: Türkiye’de adına ne derseniz deyin (bölücülük, terör, Kürt, milliyetçilik...) sorunu ancak dindarlar zihinlerini Kemalizmin tortularından temizlediklerindeçözülebilir.
Kimi seküler Kemalistin yüzbinlerce, hatta milyonlarca Kürt’ün canı pahasına bu “sorun”un çözülmesini istediğini biliyoruz. 
“Atam sağ olsaydı, Dersim ve Menemen’de olduğu gibi taş taş üstünde komaz, sorunu şak diye çözerdi” diyenlerin sayısı hiç de az değil.
Bıkkınlık triplerine girip “Tamam, ayrılsınlar gitsinler! Beslediğimiz yeter onları” diyen ve ayrılmanın mal, can, kan maliyetine gözünü yumanların sayısı  da az değil.
Ben seküler Kemalistleri değil, Kemalizmin milliyetçilik zokasını yutmuş dindarları dert ediyorum asıl.
Bir tarafta tornasından geçtiği sivil ve resmi eğitimin aşıladığı ulus devleti yüceltme eğilimleri, diğer tarafta milliyetçiliğe değil “bir karış” bir parmak bile taviz vermeyen dinin evrensel ilkeleri arasında sıkışmış kalmış dindarları soruyorum.
“Dindar” gazetelerde artık sürekli “devlet” eksenli yorumlar okuyorum.
Üzülüyorum ve korkuyorum.
Dindarlık elbisesi geniş gelince, muhafazakarlık kostümüne sarılmaları anlayamıyorum.
Dindar geçinip “Kürtler çok şımardı ama” diyenlere şaşıyorum.
Ancak seküler ve devletçi-milliyetçi bir zihin Kürtlerden rahatsız olabilir veya onlara düşman olabilir.
Gerçek dindarların bu vatanda Kürtlerin varlığına yatıp- kalkıp şükretmesi gerekir.
Niye mi?
Anlatmaya çalışayım.
Kürtler olmasaydı, bugün belki kan akmazdı.
Kürtler olmasaydı, bugün belki görece daha sakin ve barışçıl bir siyasi hayatımız olurdu.
Kürtler olmasaydı, bugün belki daha zengin ve daha refahlı bir ülke olurdu Türkiye.
Bilemeyiz.
Ama bilebileceğimiz şeyler var.
Kürtler olmasaydı, mesela, seküler milliyetçilik zehrinin farkına varamazdık.
Kürtler devletin etnik milliyetçi politikalarına ve asimilasyon çabalarına teslim olsaydı, milliyetçiliğin bir sorun olduğunu fark edemezdik.
Bugün milliyetçiliği tartışma, aşma ve bir kenara koyma gibi bir imtihan yaşamazdık.
Yalancı bir dünyevi mutluluk yaşardık belki.
Ama ahiretimizi heba edebilirdik.
Kendisi için istediğini mü’min kardeşi için de istemeyen... sırrı tecelli edemezdi o zaman. 
Bencilliğin toplumsallaşmış formu olan milliyetçilik, ahirette bizi paçalarımızdan aşağı aşağı çekerdi.
Zarar içinde zarar ederdik yani.
Laz, Boşnak, Tatar, Arnavut vs. gibi unsurların hemen tamamı Türkleşmiş ve hatta Türk milliyetçiliğine sarılmışken Kürtlerin buna direnmesi sayesindedir ki, ulus-devleti ve onun milliyetçi zehrini tartışabiliyoruz.
Kürtlerin varlığı sayesindedir ki, hem dinen hem de insaniyeten tutarlı ve ahlaklı politikaların izlenmesi gerektiğini düşünebiliyoruz.
Kürtlerin varlığı sayesindedir ki, anayasanın dört bir tarafını sarmış ve onyıllardır rencide edici uygulamalara kaynaklık eden “Türk”çülüğün rezilliğini fark ediyor ve yeni anayasada aynı yanlışın yapılmaması gerektiğini düşünebiliyoruz.
Evet, onyıllardır kan akıyor. Onyıllardır adı konulmamış bir savaş yaşanıyor. 
Onyıllardır bir örgüt sadece kan dökerek güya çözüm üreteceğini iddia ediyor.
Bizzat kendi halkına Kemalist devleti aratmayacak uygulamaları reva görüyor. 
Kendi halkından insanları bile gözünü kırpmadan öldürecek veya korkutacak kadar canileşebiliyor...
Doğru.
Dünyaya ahiret penceresinden bakmayanların Kürtlere düşman olması ve vur-kurtul veya ver-kurtul politikası istemesi belki anlaşılabilir.
Ama sonsuzluk yurdu ahireti önceleyenler bilir ki, dünyevi (bireysel veya toplumsal) hasalıklar ahiret adına büyük kazançlar sağlayabilir.
Kürt sorunu bugün bize milliyetçiliği tartıştırıyorsa bu ahiretimiz adına sevindiricidir.
Dindarlar bilir ki, huzur-u ilahide bize toprağın veya devletin değil, hakkın, adaletin ve kardeşliğin hesabı sorulacak.
PKK’ya kızalım, kan dökülmesine üzülelim, savaşa karşı çıkalım...
Ama Kürtlerin varlığına sevinelim. 
Onlarla bu coğrafyada birlikte var edildiğimize şükredelim.
Çözümün hakiki bir kardeşlik hukukundan geçtiğini anladığımızda ve bu hukuku uygulayabildiğimizde galiba bunu daha iyi kavrayacağız.
Ya da, hem dünyamız hem ahiretimizi kendi ellerimizle ateşe vereceğiz!

5 août 2012

Ramazan Bayramında Hava Durumu

5 gündür etkili olan aşırı sıcak hava dalgası, Batı’yı terk ediyor.40 dereceyi bulan sıcaklıklar poyrazla birlikte düşecek. Sıcaklıkların Marmara’da 10 derece birden düşmesi ramazan bayramında hava durumu bekleniyor.

Kuzey Avrupa üzerinden esecek kuvvetli poyraz, bu geceden başlayarak hissedilen sıcaklığı Marmara’da 10, Ege’de 7 derece düşürecek.

Yarın Balıkesir, Çanakkale, Bozcaada, Çeşme açıklarında fırtına da bekleniyor. Batı’da rüzgarlar cumaya kadar kuvvetli esmeyi sürdürecek. Günlerdir sıcaklıktan kavrulan İstanbul aşırı sıcakların son saatlerini yaşıyor. Bu gece rüzgar çıkacak, sıcaklık 4 derece, hissedilen sıcaklık ise 9 derece düşecek, yarın hissedilen sıcaklığın 25-26 derecelerde olması bekleniyor.

İstanbul ve Marmara genelinde bazı ilçelerde yağmur geçişleri de olacak. İzmir ve Çeşme’de 40 dereceyi bulan sıcaklıklar yarın 33-34 dereye inecek. Serinlik veren rüzgarlar batıda 3 gün kalacak. Anadolu genelinde ise aşırı sıcaklar devam ediyor.

Erzurum 32, Malatya 40, Şanlıurfa 45, Trabzon 33 derece. Ramazan’ın ilk 3 günü rüzgarlar hızını azaltacak ve sıcaklık yeniden yükselecek ama sonraki günlerde yeniden düşüşler bekleniyor.
2012 Ramazan Ayında YURTTA VE BAZI İLLERDE HAVA DURUMU

Ramazan Bayramınız Kuutlu Olsun

5 août 2012

Yaş Kararlarında Büyük gelişmeler Var

yuksek_askeri_suranin_surprizleri13441553240_h911231[1]

Olan oldu, olaya el attı. Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, dün tamamlanan Yüksek Askeri Şura'yı ve şuradan çıkansürpriz karaları yorumladı. 

Selvi'ye göre 13 maddelik sürprizler listesi: 

"Yüksek Askeri Şura kararlarıyla birlikte, TSK'nın, 'Ergenekon ve Darbe' ipoteğinden kurtulması, 'Temdit' zincirini kırması yönünde önemli bir adım atıldı. 

Darbe suçundan yargılanan generalleri emekli etmek bir yana, görev sürelerini uzatıp, onları aktif görevlere atayan zihniyet böylece tasfiye edildi. 

Ordu, darbecilerin doğal hamisi konumundan kurtarıldı. İstifa depreminin ardından ateşten bir gömlek giyen Özel Paşa, şura kararlarına damgasını vurdu. İlker Başbuğ ve Işık Koşaner gibi, sivil irade ile sürtüşmek yerine, yeni bir sayfa açmayı tercih etti. TSK'nın normalleşmesi açısından önemli bir adım. 

Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının istifa ettiği, subayların inançlarından dolayı ihraç edildiği, Başbakan'a eşinin başörtüsünden dolayı dil uzatıldığı, hesap sorulmaya kalkışıldığı şuralardan, Başbakan'ın tek başına başkanlık ettiği bugünkü duruma gelindi. 

Bir dönemler internetten,' e- muhtıra' veren TSK, darbe sanıklarının emekliye sevk edilmesi kararını internetten açıklıyor. TSK'nın normalleşmesi ve Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından büyük bir adım. 

Bu şuranın özellikleri. 

1- TSK temdit ipoteğinden kurtuldu. 

2- Önümüzdeki yıl terfisi gelen temditli 14 generalin emekliye sevk edilmesinin önü açıldı. 

3- Temditli generallerin doldurduğu aktif görevlerdeki kadrolar boşaltıldı. 

4- Terfisi gelen generallerin önü açıldı. Ordu gençleştirildi. 

5- Şura'da emekliye sevk edileceği yönünde haberler yapılan Hava Kuvvetleri Komutanı Mehmet Erten yerini korudu. Zaten hükümetin böyle bir hazırlığı yoktu ama, bu Erten hakkındaki soru işaretlerinin izale olduğu anlamına gelmiyor. Uludere olayı ve Suriye'de düşürülen jetin soru işaretlerinin çengeli asılı olarak duruyor. 

6-Şura'nın sürprizleri var. İsmi geleceğin Genelkurmay Başkanları arasında geçen Servet Yörük'ün EDOK'a getirilmesi tenzili rütbe olarak gözüküyor. Bunda Uludere ve Suriye'deki uçak olayının etkili olduğu söyleniyor. Öcalan'ın Suriye'den çıkarılma sürecinde 2.Ordu Komutanı Aytaç Yalman'ın görev süresi 1 yıl uzatılmıştı. Suriye ile savaş ihtimalinden söz edildiği bir dönemde Servet Paşa, Ankara'ya çekildi. 

7-Şuranın ikinci önemli sürprizi ise Galip Mendi'nin 2. Ordu Komutanlığı'na getirilmesi. Terörle mücadele ve Suriye, 2.Ordu'nun görev alanı içinde olduğu için askeri gereklilik gözüyle bakılabilir. Kocaeli'ndeki Kolordu komutanlığı döneminde Ergenekon sanıklarını ziyaret eden Paşa olarak ön plana çıkmıştı Galip Mendi. Ancak terör ve Suriye gündemi nedeniyle, orduya yeni bir komutanın, komuta etmesi tercih edildi. 

8-Şura'da terfi alamayan isimlerden birisi de, Genelkurmay 2. Analiz Değerlendirme Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu. Uludere olayının YAŞ üzerindeki etkisi Kuğu Paşa'nın temdit almasıyla hissedildi. Bu şura temditliler kadar Uludere boyutuyla da büyük önem taşıyor. Devlet içinde Uludere'nin hesabının görüldüğü bir şura. 

9-Uludere'yi bombalayan uçakların kalktığı Diyarbakır 2.Hava Kuvvetleri Komutanı Veysi Ağar, emekliye sevk edildi. Veysi Ağar'ın, sicili kabarık. Lizbon'da Cumhurbaşkanı Gül'ü karşılamayan Ağar, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ı karşılamak için makam odasından dışarı çıkmamıştı. Veysi Ağar ayrıca, Hatay üzerinde uçuş yaptığı tespit edilen İsrail'e ait Herona müdahale etmemişti. 

10-Orgenerallik sırasında favori olarak gösterilen Necati Özbahadır'ın dosyasını bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var. İkinci Aslan Güner vakıası olabilir. Özbahadır, Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olarak katıldığı GATA'daki ilk törende, 'Sayın Cumhurbaşkanı' olarak hitap etmişti. Gelenek olduğu tarzda, 'Sayın cumhurbaşkanım' dememişti. 

Harp Akademileri Komutanlığı'ndan emekliye sevk edilen Aslan Güner'de Cumhurbaşkanı'nın eşi Hayrunnisa Gül'ün elini sıkmamak için protokolü terk etmişti. 

11-YAŞ'ta terfileri onaylanmayan Gürbüz Kaya, Abdullah Gavremoğlu ve Halil Helvacıoğlu, 'Danıştay Paşaları' benzeri AYİM kararı ile terfi edip, bağlı oldukları Başbakan ve bakanlar hakkında dava açmışlardı. Emekliye sevk edilmeleri ile bu çarpıklığın daha uzun süre devam etmesine izin verilmedi. 

12-YAŞ'ta emekliye sevk edilen paşalar, 30 Ağustos'tan sonra Hasdal'dan Silivri'ye taşınacaklar. 

13- Ergenekon, Balyoz ve İnternet Andıcı davalarından yargılanan muvazzaf ve emekli subayları ikinci bir akıbet bekliyor. 1 yıldan fazla hapis cezasına çarptırılırlarsa, Askeri Ceza Kanunu'nun 30 ve 31. Maddelerine göre, rütbeleri sökülüp, er olacaklar. İlhami Erdil örneğinde olduğu gibi. Bir avantajları; emekliliklerinde bir sorun gözükmüyor.

Publicité
Publicité
Elma Kurusu
Publicité
Archives
Publicité